7’den 77’ye Tenis— b-fit | Kadınların Spor ve Yaşam Merkezi
7’den 77’ye Tenis

7’den 77’ye Tenis

Pınar Tok Güven Soysal Röportajı

En sevdiğim sporlardan biri olan tenise, 7 yaşındayken, üyesi olduğum Yeşilyurt Spor Kulübü'nde yaz okuluna giderken başlamıştım. O yüzden özellikle bu alanda, kulübümüzden bir profesyonelle konuşmak çok daha keyifli olur diye düşündüm.

Sporun faydaları saymakla bitmez. Tenis sporunun da birçok faydası var tabii ki.Teknik, taktik, fizyolojik ve psikolojik yeteneklerimizi zorladığı gibi, düzenli yapıldığında, fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi de önemli ölçüde destekler... Ayrıca, ileri seviyede oynandığında sporcuya ekonomik katkı da sağlaması nedeniyle tercih edilen spor dalları arasındadır.

Yeri gelmişken, beni tenise heveslendiren, çocukluğum boyunca hayranı olduğum Boris Becker'i de konu etmeden olmaz. :) Bilen bilir, kendisi tenisin üstadı, 1967 doğumlu Alman tenis oyuncusu, eski dünya birincisi, kariyeri boyunca altı kez tekler Grand Slam şampiyonu olmuş, bir Olimpiyat Oyunları altın madalyası kazanmış ve en önemlisi severek takip ettiğim Wimbledon'ı, bu prestijli turnuvayı henüz 17 yaşındayken kazanan en genç tenisçi olmuştur. Boris Becker, tenis dalında dünyanın en iyi örneklerinden biri. Peki Türkiye'de tenis nerelerde?

Tenisle ilgili tüm detayları, kulübümüzün değerli hocası Güven Soysal'dan öğrenmeden önce, Güven Hoca kimdir tanıştırayım sizlerle.

Güven Soysal, 20.10.1978 İstanbul doğumlu. Henüz 6 yaşındayken başladığı tenise, 10-12-14-16 ve 18 yaş büyükler yaş guruplarında birçok dereceye ve başarılara imza atmış. Profesyonel oyunculuk kariyerine 25 yaşından beri tenis antrenörü olarak devam ediyor.

Türk Tenis Federasyonu 3. kademe tenis antrenör belgesine sahip olan Güven, halen Yeşilyurt Spor Kulübü 1. Lig tenis takımı oyunculuğunu ve antrenörlüğünü sürdürmektedir.

PINAR: Sevgili Güven, klasik soruların cevaplarını zaten anlattıklarından öğreneceğiz. :) Ben direkt konuya girmek istiyorum, tenisle ilgili Türkiye'de değerli akademisyenler tarafından hazırlanmış birçok makale var ve bunların sonucunda da görülüyor ki tenis sporunu seçme nedenleri herkese göre farklı. Kimininki aile, kimininki beğenilen bir tenisçi olma, farklı ülkeleri görme isteği, başarı kazanmaktan zevk almak, başka birilerininki de, mutluluğu bir sporda yakalamak, yurtdışındaki üniversitelerden burs almak vs. gibi nedenler.

Her sporcunun bir hikayesi vardır. Senin tenise başlama hikayen bunlardan hangisi?

GÜVEN: Doğru söylüyorsun Pınar, hikayesi olmayan bir sporcu yoktur sanırım. Benim hikayemde, tenise başlamamın en büyük nedeni Tenisçi sülaleden  geliyor olmamdır. Babam, amcalarım, kuzenlerim hepsi birer tenis antrenörü. Şöyle ki; ilk tenise başlayan dedem ARİF SOYSAL'dır. Sonrasında, bu babadan oğula gelenek olarak  devam etmiş ve bizler de Soysallar olarak  ailece bu geleneği Türkiye'deki tüm büyük tenis kulüplerinde devam ettirmekteyiz. :)

PINAR: Spor kulubü gibi bir ailen varmış, ne büyük şans. ;) Peki, tenis ilk defa nasıl başlamış? İlk turnuvalar nasıl kategorilendirilmiş mesela, örnek verebilir misin?

GÜVEN: Elbette. :) Tenis, 1873'te İngiliz Walter C. Wingfield tarafından başlatılmış. Çim sahalarda zevk olarak oynanmış. Ağ yüksekliği, yapılan bazı değişikliklerden sonra 1884'te 0,91 m olarak belirlenmiş. İlk tenis şampiyonası turnuvası 1877'de Londra dışında Wimbledon'da yapılmış. Sonradan gözde bir spor haline gelmiş. ABD, Kanada ve Avustralya'ya yayılmış ve ilk profesyonel tenis 1926'da oynanmaya başlanmış.

Tenis turnuvaları esas olarak üç katagoriye ayrılıyor. Birincisi, amatörler de dahil bütün oyuncuların alındığı açık turnuva; ikincisi, sadece profesyonellerin oynadığı turnuva; üçüncüsü ise milli amatörler kuruluşuna bağlı profesyonellerin oynadığı bağımsız turnuvadır. Diğer bazı önemli turnuvalarda sadece amatörler oynar.

Ülkemizde tenis oyununu ilk defa İngilizler oynamışlardır. İstanbul'da bulunan İngilizler aralarında 1900 yılında tertipledikleri maçlarda ortaya üç yıl üst üste kazanana verilmek üzere Çelenç kupası koyarak karşılaşmalar yapmışlar. Bu kupayı kazanan ilk Türk teniscisi Suat Subay'dır. 1924'te Türkiye Tenis Federasyonu kurulmuş. Bundan sonra yurtiçi ve yurtdışı müsabakalara iştirak edilmiş.

PINAR: Tenis, her yaşta rahatlıkla öğrenilebilecek bir spor dalı fakat bunu profesyonel olarak yapmak isteyenlerin en ideal başlama yaşı kaç olmalıdır?

GÜVEN: Günümüz şartlarında tenise başlamanın en ideal yaş aralığı 5 ile 8 yaş arasıdır. Her  spor için geçerli olan kavram en erken ne zaman başlanılırsa o kadar iyi sonuç alınacağıdır. Özellikle küçük yaşta tenis sporuna özendirilen çocuklarda, spor bilincinin daha çabuk geliştiği ve yetenekleri doğrultusunda içlerinde başarılı tenisçilerin ortaya çıktığı görülüyor. Algıların ve vücudun öğrenmeye daha açık olduğu bu zamanlarda çocuğun kendini ve yeteneğini tanımasına olanak verilir. Ancak isteğe bağlı olarak sonraki dönemlerde ve ileri yaşlarda da tenis oynamak mümkündür. Düzenli ya da bir hobi olarak gerçekleştirilebileceği gibi doktor tavsiyesi ile de yapıldığı bilinir.

Çocukların temel hareketleri yapabildiği dönem olan 2 – 7 yaş arası dönemin bitiminde  6 – 7 yaşında artık nitelikli hareket dediğimiz öğretilmiş hareketleri daha rahat yapabilir. Yaş gereği vücudun en esnek zamanıdır. O yaştaki çocukların algıları da çok açık olduğundan tenis gibi bir sporda öğretilecek tüm vuruş ve hareketleri çok kolay algılayıp rahatlıkla öğrenebilirler.

Sonuç olarak,  eğer spora eğilimi varsa, seviyorsa 7 yaşında bu kaliteli, elit ve zararsız branşa çocuğunuzu yönlendirebilirsiniz. 

PINAR: Biliyoruz ki, tenis kulüpleri, performans tenisçi olmak isteyenlere olanaklar sunarak uluslararası platformda başarılı olmalarına destek sağlıyor. Peki, Türkiye'de bu desteği veren kulüp sayısı yeterli mi ve talep nasıl?

GÜVEN: Büyük spor kulüpleri dışında bence yeterli değil fakat son zamanlarda Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türk Tenis Federasyonu'nun ciddi katkıları sayesinde eskiye oranla çok daha iyi diyebilirim.

PINAR: Tenis pahalı bir spor mu? Malzemeler, giysiler kısaca neler gerekiyor anlatır mısın ve en önemlisi, gelir seviyesi düşük fakat yetenekli olanlar için bu konuda bir destek kanalı var mı?

GÜVEN: Haklısın genel kanı öyleydi, eskiden tenis zengin sporuydu fakat günümüzde her kesime hitap eden bir spor haline geldi.

Tenis malzemelerine gelince, tenis raketi, tenis topları, tenis ayakkabısı ve tenis kıyafetleri gerekmektedir.

Maddi durumu iyi olmayan fakat yetenekli çocuklar Türk Tenis Fedarasyonu'nun araştırmaları sonucu ve desteği sayesinde Türk tenisine kazandırılmaya başlanmıştır. Örneğin, doğuda birçok ilde tenis kulüpleri açılmakta, geleceğin tenisçileri yetiştirilmektedir.

PINAR: İşte bu harika bir haber. Gizli kalmış yetenekler ortaya çıkacak desene...

Güven, tenise heves eden birçok arkadaşım var çevremde fakat çoğu tenis kıyafetleri ve raket sergisi açacak kadar malzemeye sahip olduğu halde uygulamaya gelince sınıfta kalıyor, üşeniyor ya da bir iki kez oynayıp, sonrasında raketlerin tozunu alıyorlar evde. :)

Tenis sporuna merak salmış ama üşengeçliğe yenik düşmüş veya deneyip cesareti kırılmış olan arkadaşlara birkaç cümlen var mı?

GÜVEN: Profesyonel hocalar eşliğinde derslere katılmalarını tavsiye ederim. Hatta onları heveslendirmek için küçük yaştaki çocuklara eğlence amaçlı uyguladığımız turuncu soft tenis toplarını da deneyebiliriz. :))) Gelin sizlere tenisi sevdirelim. :))

PINAR: İyi bir tenisçinin günlük beslenmesi ve yaşam biçimi nasıl olmalıdır? Senin de uyguladığın ve önereceğin özel bir program var mı diye soracağım ama  okuyuculara tavsiyem bunu evde denememeleri. :))) Fitness'la da uğraştığını bildiğim için herkese uygun bir örnek teşkil etmeyecektir eminim...

GÜVEN: :)) Kesinlikle denemesinler çünkü senin de söylediğin gibi kendi uyguladığım beslenme programı tenis dışında fitness'la uğraştığım için bana özel.

Profesyonel tenisçilerin mutlaka protein ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeleri gerekmektedir, beslenmenin yanında uyku ve düzenli bir hayat da oldukça önemli tabii. Karbonhidratlar, gerek tenis sporuyla gerek diğer spor dalları ile uğraşan sporcular için temel enerji kaynağı olarak, vücuda temel gereksinimi olan enerjiyi temin etmektedirler. Karbonhidrat tüketimi çoğu zaman tartışma yaratan bir husus olmuştur. “Karbonhidratlar nasıl kullanılmalı? Hangi yiyecekler ile ve ne miktarda yenilmeli?” gibi sorular, en çok cevap aranan sorulardandır. Bu hususta geleneksel inanışlar ağırlıkta olup, aslında bu inanışların çoğu da yanlıştır. Bunu şöyle özetleyebilirim:

Hafif tempoda çalışan sporcular

(Vücut ağırlık başına 2,5 gram  kaliteli karbonhidrat) 60kg=  150gram (200gram) 70kg=  175gram (200gram) 80kg=  200gram 90kg=  225gram 100kg= 250gram

Ağır tempoda çalışan sporcular

(Vücut ağırlık başına 4gram kaliteli karbonhidrat) 60kg=  240gram (300gram) 70kg=  280gram (300gram) 80kg=  320gram 90kg=  360gram 100kg= 400gram

Benim beslenmem ise şöyle; her sabah kahvaltıda yüksek lif içerikli besin olan bir kase yulaf ezmesi, bir dilim beyaz peynir, domates, yeşil biber, salatalık, siyah zeytin,  bir dilim  ruşeymli ekmek üstüne fıstık ezmesi 14 adet haşlanmış yumurta bunlardan  11 adet yumurtanın sadece beyazını  diğer kalan 3 adetin tamamını tüketiyorum. Öğlen yemeğinde  500 gr tavuk göğsü, 400 gram  makarna, mevsim salata, bir adet muz.  Akşam yemeğinde  600 gram  antrikot Izgara, 400 gram lapa pirinç pilavı, mevsim salata ve bir adet  yeşil elma.

PINAR: 14 yumurta kısmından sonra algım kapandı, gerçekten de sana özel kalsın diyelim bu program. :) Peki, tenise başlarken alınan raketle, seviye ilerledikçe alınması gereken raket farklı oluyor, raket seçimi nasıl ve neye göre yapılmalı? Bunu özellikle soruyorum çünkü çoğu kişi özellikle kadınlar :), raket seçerken sırf rengine modeline ya da markasına takılıyor ve eline uygunluğu konusunda profesyonel destek almıyor.

GÜVEN: :))  Öncelikle hafif gramaj raket ele göre uygun raket modeli ve raketin grafite maddesinden yapılmış olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Yanlış raket seçimi sağlık açısından sıkıntı yaratabilir. Hoca eşliğinde raket seçimi yapılması gerekmektedir.

PINAR: Tenisi hobi olarak görenlerle profesyonel oyuncu olmak isteyenler arasındaki en önemli fark ne olmalı? Düzenli olarak ders almak iyi bir tenisçi olmak için yeterli mi ve kaç derste elle tutulur bir seviyeye gelinir?

GÜVEN: Bu gerçekten iyi bir soru.Tenisi profesyonel oyuncu olmak isteyenler tenisi hayatlarının bir parçası olarak görmeliler. Düzenli ders almak ve düzenli bir beslenme ve yaşam şeklini benimsemek iyi bir tenisçi olmak için yeterlidir. 35 derste karşılıklı maç yapacak seviyeye gelinebilir fakat tenis oynamayı öğrenmek demek, topun karşılıklı gidip gelmesi değildir. Topu oyunda uzun süre tutabiliyorsanız, istediğiniz yere rahatlıkla atabiliyorsanız, servisiniz iyiyse, ayaklarınız çalışıyorsa işler iyi gidiyor demektir.

Tenis dersi almayı düşünen öğrencilerin %90′ında gördüğüm; top filede birkaç kez gidip gelmeye başlayınca “tamam ben bu işi çözdüm” oluyor. İki üç ders alıp sonra bırakıyor, akabinde partneriyle tabiri yerindeyse “yazlıkçı” gibi oynuyor. Nasıl ki çok çok üstün bir gene sahip değilseniz; iki derste sıfırdan piyano kursu alıp piyanist olamazsanız ya da üç derste resim kursu alıp ressam olamazsanız, teniste de iki-üç derste bu sporu hakkıyla öğrenemezsiniz. Çoğu tenis kulübü derslerini 5 ya da 10 saatlik paketler halinde satıyor. Kulüplerde tek tek ders alırsanız pahalı olmasının sebebi, öğrenciyi en az 1.5-2 ay kulübe bağlamaktır. Ben özel derslerimi tek tek seans olarak veriyorum, bu da öğrenciye istediği zaman kursu bırakabilme imkanı veriyor. İkinci ya da üçüncü derste top oyunda gidip gelmeye başlayınca genelde öğrenci kafasından bu iş tamamdır gibi düşünüyor ve dersi bırakıyor veya dersteki ciddiyetini disiplinini kaybediyor. Bu işin temelini iyi kavramak istiyorsanız en az 10 seans ders almalısınız.

Tenis dersi alırken öğrenme süresine faydası olan şeylerin başında spor geçmişi gelir; toplu sporlar (futbol, basketbol, voleybol, squash vb.) veya koordinasyon içeren (dans, yüzme, müzik gibi) her şey işimize gelir. Bunlardan hiçbirini yapmamış bu özelliklere sahip olmayanlar da tenis öğrenebilir/oynayabilir. Burada asıl aradığım şey; kararlılık ve hırstır. “Ben bu işi öğreneceğim” dedikten sonra ben de kendi adıma iddialıyım “Size bu sporu en kısa zamanda en verimli biçimde öğreteceğim” diyorum.

PINAR: Sen ve senin gibi bu işi profesyonel yapan hocalardan ders alanlar, haliyle disiplinli olmayı da öğreneceklerdir eminim...

Yetiştirdiğin minik tenisçiler arasında "ilerinin dünya şampiyonu olur" diyeceğin bir örnek var mı?

GÜVEN: Yetiştirdiğim oyunculardan gelecekte başarılı olabilecekler var tabii ki fakat sponsor desteği olursa, dünya şampiyonu da bizim çocuklar arasından neden çıkmasın ki diyorum. :) Mesela 2000 senesinde kulübümüzün 9 yaş tenis kız takımı antrenörüyken yetiştirdiğim Ece Yavuz'u, 12 yaş Türkiye şampiyonu yaptım.

PINAR: Haklısın, başarı desteklendiği zaman çok daha iyi sonuçlara gidilebilir bence de. Umarım sesimizi duyarlar. :) Peki, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye tenis sporunda hangi noktada?

GÜVEN: Diğer ülkelere göre Türk tenisi alt noktalarda ve maalesef ancak 20 sene sonra diğer ülkelerle aynı seviyeye gelecek durumda şimdilerde.

PINAR: Bu ciddi  bir süre. Tam da şimdi aklıma geldi, hemen sormak istiyorum. Türkiye'yi temsil eden Marsel İlhan'ın erkekler dünya sıralamasında 186. sıradaki yerini koruduğunu, Çağla Büyükakçay'ın ise kadınlar dünya sıralamasında 174. sırada olduğunu biliyorum bunlar ülkemiz adına gurur verici sonuçlar, peki sen bu sonuçları yeterli buluyor musun? Neden bir dünya birincisi Türkiye'den çıkmasın?

GÜVEN: Doğru bir noktaya değindin, işte tam yeri gelmişken gururla söyleyebiliriz ki, Marsel İlhan'ı dünyada 84. numaraya çıkaran, Çağla Büyükakça'yı da dünyada 140. numaraya kadar getiren kulübümüzün oyuncusu ve antrenörü Can Üner'in Türk tenisine katkıları çok büyüktür. Marsel İlhan ve Çağla Büyükakçay'ın 5 sene içerisinde ilk 50 tenisçi arasına gireceklerine gönülden inanıyorum. Sonuçlar ilerideki yıllarda çok daha farklı olacaktır yani bir dünya şampiyonu bizden de çıkacaktır.

PINAR: Can Üner konusundaki yorumlarına katılıyor ve kulübümüzün oyuncusu ve antrenörü olmasından dolayı da ayrıca gurur duyuyorum.

Sağlık açısından soruyorum, herkes tenis oynayabilir mi? Mesela kimler tenis oynamasın ve neden?

GÜVEN: 7'DEN 77'YE HERKES TENİS OYNAYABİLİR. Fiziki şartları uygun olan herkes oynayabilir. Mutlaka bir eşe gerek yoktur. Duvar karşısında dahi oynanabilen yegane sporlardan biridir. Raket, tenis ayakkabısı, tenis topu alabilenler, çevresinde halka açık tenis kortu bulunanlar, ya da terli terli hasta olmadan, duş alıp kurulanacakları bir ortama terleri soğumadan ulaşabilenler, topa üç defa vurduktan sonra "Galiba ben bu işi yapamayacağım" demeyip azmeden, kendi kendine bütün vuruşları yeniden keşfedebilen, ya da daha kolayı ders alma imkanı olan herkes tenis oynayabilir.

PINAR: Harika bilgiler için çok teşekkürler, çok keyifli ve bilgilendirici bir sohbet oldu. Son sözü sana bırakıyorum artık. :)

GÜVEN: Pınar ben de sana ve b-fit ailesine bu keyifli sohbet  için çok teşekkür ederim.

Son sözlerim elbette tenisle ilgili tavsiyeler içeriyor olacak. Buradan herkese seslenmek istiyorum, tenis hayatın her döneminde yapılabilecek en sağlıklı ve en EQ’lü (!) fiziksel aktivitedir! Sadece çocuklar için değil, fiziksel yönden sağlıklı olmanın yanı sıra, zihinsel ve duygusal gelişime gönül veren tüm yetişkinler için de eşi bulunmaz bir spordur.  Bu bakımdan her yaşta öğrenilip geliştirilebilir. Ayrıca, spor psikologlarından kortta edinilen deneyimlerin getirdiği başarıların ve kazanılan psikolojik avantajların hayatın genel işleyişine de çok olumlu etkileri olduğu kanısındalar. Dahası, bu olumlu psikolojik etkilerden bazıları hayatta başarılı ve mutlu olmak için gerekli olduğundan bahsettiğimiz EQ becerilerinin yansımasıdır. Tenis sporu ile depresyonun etkileri hafifletilebilir. Vücuda taşınan daha fazla oksijen hücre yenilenmesine yardımcı olarak yaşlanma etkilerini azaltır.

Düzenli olarak yapılan tenis sporunun kalp – damar ve solunum sistemleri üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Uzun yıllar tenis oynayan insanlarda kalp–damar, şeker, dolaşım bozukluğu, hipertansiyon gibi rahatsızlıkların görülme olasılığının daha düşük olduğu bilinmektedir. Tenis oynarken, kalp damarları genişleyerek, damarlardan daha fazla kan geçişi sağlanır ve böylece vücuda daha fazla oksijen taşınmış olur. Bu da dolaşım bozukluklarının sebep olacağı rahatsızlıkları önemli ölçüde önler. Düzenli tenis oynayanlarda kişinin kondisyonu arttıkça kalp büyümesi de artar. Tüm tenisseverleri bekliyoruz kortlara...

Tenisi tüm detaylarıyla konuştuktan sonra derim ki, sporsuz bir hayat olmaz. Ne yaparsanız yapın yeter ki hoşunuza gidecek bir spor dalını seçip hareket edin ve  sağlıkla kalın.

Pınar TOK

Önceki makale İncelmek için ekstra ağırlığa ihtiyacınız yok! Vücut ağırlığınız yeter.
Sonraki makale Ofis çalışanları da artık fit!