Para: "Bedriye Hülya; Tek ihtiyacımız Girişimci zihin yapısı"
Girişimcilik Gerçekten Gerekli mi ?
Girişimcilik "patron" olmakla eş tutan pek çok kişi var. Galiba kölelikle eş tutmak daha anlamlı. Şu an bakıyorum da, benim maaşlı çalıştığım yerlerdeki sorumluluğumla, bugünkü sorumluluğumu ayıran tek konu, maaşların ödenmesi ile ilgili en fazla karın ağrısı çeken kişinin ben olmam. Yoksa her çalıştığım yerde işlemeyen her şeyi kendi sorunum olarak algıladım. Mesela muhasebe bölümünde çalışırken temizlenmeyen tuvaletlerin neden temizlenmediği... Ya da seyahat acentasında çalışırken turların vaktinde kalkmasıyla ilgiliyken, bir yandan neden gereğinden fazla A4 kağıt alındığı ve nasıl aza indirileceği ile de ilgiliydim. Kısacası gerekli gereksiz her konu benim için öğrenme ve çözme konusunda bir deneyimdi. VE KARŞILIKSIZDI. Çünkü ben yaparken öğreniyordum. Ve bana bu öğrenme olanağını sağlayan yerlerden maaş almanın saçma gelip bana yapılan zamlara itiraz ettiğim bile olmuştu :-)
Bugün, hala öğrendiklerimin ekmeğini yiyorum ve bana tüm öğretenlere teşekkür ediyorum. İyi ki benden tüm öğrettiklerine karşın ödeme istemediler :-) Ben de teşekkürümü emeğimi sorgusuz sualsiz vererek ödedim. Benden çok maaş alan var mı diye bakmak aklımda gelmedi. Çalıştığım yerlerin başarılı olması benim başarımdı. Biliyor musunuz bu ruh durumunu görmeyecek patron yok ! Ve böyle bakan bir zihni de sonradan kendi işini kurmaması söz konusu değil.
Tek ihtiyacımız "Girişimci zihin yapısı"...
Şimdi geldik asıl konuya... Yani "girişimci zihin yapısı"na. Girişimci olmak için "girişimci zihin yapısı" na ihtiyaç var. Yani sorun çözmek ve fırsatları görmek , kovalamak... Bunun için iş kurmaya gerek yok. İnsan çalıştığı yerde de girişimci olabilir. O nedenle girişimcinin iş kurması gerekmiyor. Yeter ki kendine saygısı olsun ve yapabileceğinin ötesine geçmeye uğraşsın. Çalıştığı şirket her zaman iyi olacağına inandığı, ama sahiden inandığı bir konudaki çabaya karşı her zaman yolu açar. Bazı arkadaşlarımın sadece para veya statü için iş bıraktığını görüyor ve "tüh be" diyorum. Ya da yönetimden itirazlar karşısında yelkenleri suya indirip "bu kadar paraya bu kadar iş" dediğine şahit oluyorum. O zamanlarda soruyorum: "Seni sen yapan kimlik nerede? İşe yaklaşımını aldığın paraya göre değiştireceksen yaptığın iş seni nasıl tanımlayacak?". Bu kimliğe sahip çıkmadan girişimci olunmuyor sanırım. Sahip çıkanlarsa dünyayı değiştirmek için yola çıkıyor, kimsenin düşünmediği işler kuruyor, daha eşit yaşam koşulları sağlamayacak projeler yapıyor, kurtuluş savaşları başlatıyor, çalıştıkları firmaları dünya devi yapıyor veya kocaman toplulukların hayatını güzelleştiriyor. Hadi yola çıkın gari...